Musa (as) kıssasının bir çok hikmetleri vardır. Kur’an, değişik yerlerde bu kıssanın bir ucunu, bir parçasını göstererek o hikmetlerden biri veya birkaç tanesini ders vermektedir. Gösterdiği üstün ahlakı ve samimi imanı ile zamanımıza ışık tutan peygamberlerden biri de Hz. Musa (as)'dır. Kur'an'da bildirilen diğer
HzYunus kıssasından “Eğer sahibinden kaçarsan cezalandırılırsın, fakat Cenab-ı Hak seni affedebilir ve içinde bulunduğun zor durumdan kurtarabilir,” gibi bir ders çıkarılabilir. Fakat bu kıssayı kendi tarihsel bağlamında değerlendiren yüzeysel yaklaşım bana göre bir nevi Kur’an’ın mesajını haricileştirmek
PDF| On Jun 16, 2020, İbrahim Yıldız published Kur’ân’da Kardeş Şiddeti: Hâbil-Kâbil ve Hz. Yûsuf Kıssalarına Psikolojik Bir Bakış Sibling Violence in the Qur'ān: A
Hz. Adem'in Kur'an'da Anlatılan Kıssasından Bazı Ders ve İbretler: Hz. Adem topraktan yaratılmıştır. İnsanın topraktan yaratılması, bir yönüyle Allah'ın yüce kudretine delil olurken, bir yönden de insana bir hatırlatmadır: "İşte senin aslın, hakir/âdi bir çamurdur. Büyüklenmeye hakkın yoktur."
2022bahar döneminde, Antalya Bilim Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü’nde, Kültür Rotaları adında bir ders verilecek. Turizm İşletmeciliği öğretim görevlisi Dr. Dinç Saraç’ın konu ile ilgili mesajını aşağıda bulabilirsiniz: ‘Turizm eğitimi dinamik olmalı; temel teorik, teknik ve operasyonel konu başlıklarının yanında turizmle ilişkili ülke
OrpTIf. Yaklaşık 20 yaşlarında hükümdar-peygamber olan, hükümranlığı yaklaşık 40 yıl süren, 53 yaşında vefat ettiği rivayet edilen Allah tarafından kendisine bahşedilen üstün lütuflara ve ayrıcalıklara mahzar olmuş saltanat sahibi bir peygamberdir. Kur’an’da 16 yerde ismi geçen üstün kılındığı, Allah katında büyük bir değeri olduğu, şükreden, salih, zeki, anlayışlı ve karmaşık meseleleri dahi çözüme kavuşturabilecek bir hikmet ehli olduğu bazı ayetlerde geçmektedir. çeşitli sebepler yüzünden Allahtan kendisine eşi menendi olmayan bir saltanat istemiş ve Allah da bu duasına icabet etmiştir. Sad Suresi kendisi için ettiği duaya şöyle yer verilir.***"Rabbim" dedi, "Beni bağışla; benden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver bana. Lütfu sınırsız olan yalnız sensin." Bunun üzerine, emriyle dilediği yöne doğru tatlı tatlı esen rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan bütün şeytanları ve zincirlerle bağlanmış diğer yaratıkları onun buyruğuna verdik. Böylelikle Allah ilim, zenginlik ve saltanat ile donatmış, emrine esen rüzgarları amade kılmış, kuş, karınca gibi bazı hayvanlarla konuşabilme yetisi vermiştir. Cinlerden, insanlardan ve kuşlardan ordulara sahip olan işlerini yapması için şeytanların bazılarını görevlendirdiği yine Kur’an’da geçmektedir. Peki zenginliğinin sınırı hesap edilemeyen nasıl vefat etti ve bundan alınacak dersler ne olmalı? Sebe Suresi vefatı şöyle anlatılır ***’Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimizde, öldüğünü ancak asasını veya tahtını kemiren ağaç kurdu sayesinde anlamışlardı. Süleyman’ın cesedi yere yıkılınca ortaya çıktı ki, eğer cinler gaybı bilmiş olsalardı o aşağılayıcı eziyete katlanıp durmazlardı.’ Cinlerin aşağılayıcı eziyete katlanmaları onların zor, yorucu ve angarya işlerde çalıştırılmalarına binaen kullanılan bir tabirdir. Yine cinlerin gaybı bildiklerini iddia ediyor oluşu da bu ayet ile yalanlanmış ve geleceğin Allahtan başka veAl-i İmran Suresi’nin belirtildiği gibi, Allah’ın gaybı bildirmeyi dilediği peygamberler müstesna, kimsenin bilemeyeceği ortaya konmuştur. Hz. Süleyman’ın vefatı birtevhid mücadelesi örneğidir. Çünkü gaybı Allahtan başka hiçbir varlığın bilemeyeceği, gaybı bildiğini iddia eden cinlerin de ancak küçük bir ağaç kurdu sayesinde ölümünü öğrendikleri ve acziyetleri ortaya çıkmıştır. Şu kahve falları, su falları, kum falları, el falları, günlük burç yorumları veya bazı sahtekar kişilerin geleceği bildiği iddiaları gerçeği yansıtmadığı gibi, insanı Allahtan ümit kesip başka kaynaklara bağladığı sebebiyle de şirk bataklığına gömmektedir. Daha önce Allah’ın hiçbir kuluna böylesi bir zenginlik ve hükümranlık vermediği vefatından diğer bir çıkartmamız gereken ders ise; dünyanın gelip geçici olduğu ve ölümün zengin-fakir ayırt etmeden ansızın herkesin kapısını çalacağı… Nitekim dünyanın faniliğini ve cinleri, rüzgarları, hayvanları ve şeytanları dize getirecek mülk ve saltanatının bile geçici olduğunuZiya Paşa ne kadar güzel dile getirmiş. Seyr etti hevâ üzre denir taht-ı Süleymân, Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde!..’ Süleyman’ın tahtı hava üzerinde uçuyordu derler, o muazzam saltanatın bile yerinde şimdi yeller esiyor.
İçindekiler1 Hz Hud’un inanmayan insanların başına neler geldi?2 Hut peygamber kimdir?3 Hz Hud insanlığı doğru yola çağırmak için neler söyledi?4 Hz Nuh’un kıssasından hangi dersleri çıkarabiliriz?5 Ad Kavmi’nin yaşadığı yer nasıl bir yerdir?6 Sütunlar sahibi İrem kimdir?7 Lut Aleyhisselam kaç yıl yaşamıştır?Hz Hud’un inanmayan insanların başına neler geldi?Cevap 'a inanmayan ve onu reddeden kavmi Allahü Teala tarafından helak edilmişlerdir ve hepsi cehenneme gönderilmiştir. Geride isimlerinden başka hiçbir şey kalmamıştır. Hud kavmi neredeyse dünya üzerindeki bütün nimetlere ve güce peygamber kimdir?Hud, Sam'ın torunlarından birisidir. Ahkaf bölgesinde doğan ve büyüyen bu peygamber, Ad kavmini Allah'a iman etmeye çağırmıştır. Ad kavmi toplamda 23 kabileden oluşan bir Arap kavmiydi. Nuh tufanı sonrasında tekrar putperestlik yapmaya başladıkları için Allah tarafından helak Hud insanlığı doğru yola çağırmak için neler söyledi?Hud insanlığı doğru yola çağırmak için neler söyledi? Birkaç örnek veriniz. Cevap önce Yüce Yaradanın birliğini ve yüceliğini hatırlattı. Allah tan başka ilah olmadığını sadece ona kulluk edilmesi gerektiği,ibadete layık tek Rabbimizin olduğunu Nuh’un kıssasından hangi dersleri çıkarabiliriz?Hz. Nuh Kıssasından Alınacak DerslerBir ömür boyu yılmadan yüce Allah şeye rağmen Allah'tan azabı verdiği hükümden asla kaçıp kurtulunamaz. … En yüce gerçek Tevhid hakikatlere karşı paylaşmak güzel bir Kavmi’nin yaşadığı yer nasıl bir yerdir?Âd kavminin yaşadığı coğrafî bölge, birçok tarihçi ve müfessire göre Yemen'dir. Bu kavim Yemen'de Uman ile Hadramut arasındaki bölgede yaşamıştır ki Kur'ân-ı Kerîm'de de Hz. Hûd'un Ahkāf الأحقاف bölgesinde yaşayan bir kavme peygamber olarak gönderildiği anlatılmaktadır bk. el-Ahkāf 46/21.Sütunlar sahibi İrem kimdir?Kur'an'da İrem şehrinden 'beldeler içinde benzeri yaratılmamış ve yüksek binalarla dolu' şeklinde bahsedilir. Kur'an dışındaki kutsal kitaplarda bu şehirden ve halkından bahsedilmez. Arkeolog Nicholas Clapp tarafından 1990'lı yılların başında Yemen'de bulunan ve Ubar adı verilen şehrin İrem olduğuna Aleyhisselam kaç yıl yaşamıştır?Eber kelimesi kimi iddialara göre İbrani ve Arap kelimelerinin kökenini oluşturur. Yahudi kutsal metinlerinde bahsedilen Eber, Nuh'un soyundandır ve İbrahim'in atalarındandır. Bazı İslam kaynakları Hûd peygamberin 150 sene ömür sürdüğü ve peygamberlik yaptığı dönemin yaklaşık olarak MÖ 2400 civarında olduğunu işareti koy permalink.
Hem Yahudi hem İslam kaynaklarında geçen rivayetlere göre bir gün Nemrud, rüyasında göz alıcı parlaklığa sahip yeni doğan bir yıldız görür. Bu yıldız o kadar parlıyordur ki yanındaki ay ve güneşi ışıltısıyla gölgede bırakmıştır. Nemrud’un rüyasını yorumlayan kahinler, ona ülkesinde bir erkek çocuk doğacağını, bu çocuğun halkın dinini değiştireceğini ve son merhalede kendisini öldüreceğini söyler. Nemrud’u korku ve panik sarar. Bunun üzerine ülkesindeki yeni doğacak bütün erkek bebeklerin öldürülmesini emreder. Veziri Azer’e duyduğu güven sayesinde onun eşinden şüphelenmez, evini ilerleyen zamanlarda aratmaz. Ancak alınan tüm kanlı tedbir ve katliama rağmen, o evde doğmuş ve zorlu bir hayat serüvenine başlamıştır. Taberi önce babasına, sonra halka ve Nemrud’a putların işe yaramaz olduğunu göstermek için fırsat kollamaktadır. Nihayet bir Babil bayramı akşamı bütün halk bayram alanında toplanır. Allah’a yemin ederim ki siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım!’ Enbiya/57Yalnız başına kalan Puthane’ye gider ve oradaki bütün putları kırar. Biri müstesna, en büyük put! Bu işi yaptığından şüphelenirler. İbrâhim getirilince, "Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın?" diye sordular. İbrâhim, "Hayır" dedi, "Bu işi şu büyükleri yapmıştır. Eğer konuşabiliyorlarsa onlara sorun!" Enbiya/62-63 İbrahim hemen Nemrud’un huzuruna çıkartılır. Nemrud ilahlık davasını sürdürür ve İbrahim Rabbine meydan okur. Rabbinin öldürüp diriltebileceğini söyler. Bunun üzerine Nemrud hemen zindandan iki kişi getirtir. Birini öldürür diğerini ise affederek hayatına kavuşturur ve şöyle derBen de diriltir ve öldürürüm’. Allah’ın kendisine verdiği iktidara dayanarak İbrahim ile rabbi hakkında tartışmaya giren kimseyi görmedin mi? İbrâhim "Rabbim hayat veren ve öldürendir" deyince o, "Hayat veren ve öldüren benim" dedi. İbrâhim "Allah güneşi doğudan getirmektedir, hadi sen de onu batıdan getir" dedi. Bunun üzerine inkârcı ne diyeceğini bilemedi. Allah zalimler topluluğuna rehberlik etmez.’ Bakara/258 Nemrud çareyi İbrahim öldürmekte bulur. Büyük bir ateş yakılır ve ateşin içine atılır. Ancak Nemrud ateşin bir bahçeye dönüştüğünü görür. Biz de, "Ey ateş" dedik, "İbrâhim için serin ve zararsız ol!’ Enbiya/69 Böylece tek bir yol kalmıştır. İbrahim ilahıyla savaşmak! Ancak Allah yaratıklarının en zayıfı olan bir sivrisinek ordusu ile Nemrud’un ordusunu perişan eder. Ve son kertede Nemrud’un ölümü de burnunun içinden giren bir sivrisineğin beynini yavaşça kemirmesi ile olur. Ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları daha çok zarar eden taraf yaptık.’ Enbiya/70 Peki bu mücadeleden ne dersler çıkarılmalı? - Ataların her yaptığı doğru değildir. Nitekim günümüzde geçmişinin izini takip edip, bidat bataklığında sürüklenen pek çok kişi yok mu? - İnsanları İslam’a davet etmek için korkmamak gerekir. Çünkü bilinmelidir ki, bize şah damarından bile yakın olan Allah, kulunu asla yalnız bırakmaz. - Tebliğ’e önce yakınlardan başlanır, nitekim babasından başlamıştır. Allah’a tam olarak teslim olmalıyız. Elimizden geleni yapmalı, tevekkül etmeli ve son kertede sonucunu Allah’a bırakmalıyız. - İman huzuru başka bir huzurla boy ölçüşemeyecek kadar büyüktür. Şirke girmekten kaçınmalı ve imanımızı güçlendirmeyi ve o istikamette yaşamayı amaç haline getirmeliyiz. Ayşegül Asal -
A. Hz. Musa as, büyük kitap verilen ilk peygamberdir. Hz. Muhammed ise, büyük kitaba sahip son peygamberdir. Bu iki dinin ortak paydası, her ikisinin de sosyal hayatı da kapsayacak şekilde her açıdan insanın hayatını yönlendiren hükümlere sahip olmasıdır. Bu kıssalarda o noktalara temas eden hususlar da söz İslam dini ortaya çıktığı devirde, Hz. İbrahim as’in Hanif dininin bazı kırıntıları dışında, genel olarak daha önceki peygamberlere ait vahyin mesajları kaybolmuş durumdaydı. Bu açıdan bakıldığında, o devirde yegâne kendi dini ayakta olan Hz. Musa as, Yahudiler için yepyeni bir din kurucusu konumundadır. Özellikle Medine devrinde, Yahudilerle iç içe yaşayan Müslümanların -din konusunda yanlış, yarım yamalak bilgilerle onların tuzaklarına düşmemeleri için- bu din hakkında doğru bilgiye sahib olmaları gerekiyordu. Bu kıssalarla bu açıdan da dersler verilmiştir.
Bu bölümde Hz. İbrahim ve oğlu İsmail’in kıssasını bir başlık altında incelemeyi uygun gördük. Zira Kur’an’da İbrahim Peygamber ve oğlu İsmail Peygamber kıssaları “kıssa içinde kıssa” metoduyla ele alınmıştır. Hz. İbrahim’in Putları Kırması ve Ateşe Atılması İbrahim’in babası putperestti. İbrahim ise henüz ergenlik çağına gelmeden fikri olgunluğa erişmiş, daha sonra vahye mazhar olmuş, kendisine “suhuf” verilmiştir. İbrahim babasına, duymayan, görmeyen, insana hiçbir fayda sağlamayan şeye niçin taptığını sordu, daha sonra da kendisine gelen hakikate uyduğu takdirde onu selamete 57 kavuşturabileceğini, şeytana kulluk etmemesini istedi. Babası ise onu, kendisinin tanrılarından yüz çevirmekle suçladı ve bundan vazgeçmediği takdirde kendisini taşlayacağını belirterek onunla ilişkisini kesmesini istedi. Babasının kendisine uymaktan kaçtığını anlayan İbrahim “Selametle!” diyerek tartışmayı bitirdi ve babası için Allah’tan mağfiret dilediğini söyledi. İbrahim’in babası için af dilemesi sadece ona verdiği sözden dolayı idi. Ne var ki onun, Allah’ın düşmanı olduğu kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. Allah İbrahim’e rüşd anlama yeteneği vermişti. O hem babasına, hem de kavmine, karşısına geçip yaptıkları heykellerin ne anlama geldiğini sormuş ve atalarından böyle gördükleri cevabını almıştı. Bunun üzerine İbrahim kendilerinin sapıklık içinde olduğunu söyledi. Kavmi de doğru mu söylediğini, yoksa yalan söyleyerek huzursuzluk mu çıkardığını sordu. Bunun üzerine İbrahim gerçek rabbin Allah olduğunu, kendisinin de buna şahit olduğunu ifade etti. Kavmine bir ders vermek için İbrahim putlara bir oyun oynamağa karar verdi. Putları paramparça etti, ancak en büyüğüne dokunmadı. Kavmi bu manzarayı gördüğünde “Bunu tanrılarımıza kim yaptı?” diye sordu. Bazıları İbrahim’in putlar hakkında söz ettiğini ifade edince İbrahim’in getirilmesini istediler. İbrahim getirilince “Bunu tanrılarımıza sen mi yaptın?” diye sordular. İbrahim, “Belki büyükleri yapmıştır, eğer konuşabilirse ona sorun!” diyerek alaylı bir cevap verdi. Bu cevap karşısında bazıları yanlış yolda olduklarını anladılarsa da yaptıklarından yine de vazgeçmediler ve “Putların konuşamayacağını sen de biliyorsun” diyerek İbrahim’e sitem ettiler. Bunun üzerine İbrahim, “Öyleyse, Allah’ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar vermeyen bir şeye hala tapacak mısınız?” diyerek yaptıklarını sorguladı. Ancak kavmi tanrılarına yardım etmek ! için İbrahim’in ateşe atılarak cezalandırılmasını istedi. İbrahim’i ateşe attılar, ancak Allah “Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!” buyurarak kurulan tuzağı boşa çıkardı. İnsanoğlu en yakını ile inanç konusunda ayrılığa düşebilir. Kişiye düşen inanç konusunda yakınından uzaklaşması fakat dünyalık işlerde onunla iyi geçinmesidir. 58 Kavminin tapmış olduğu putları kırıp sonra kırmadığını söylemesi, onun yaptığını inkâr ettiği manasına gelmez. Çünkü İbrahim Peygamber bu davranışıyla puta tapan kavmine bir ders vermek istemiştir. İbrahim Peygamber Nemrut tarafından ateşe atıldığında tam bir teslimiyet örneği göstererek, “Hasbunallahi ve ni’mel vekil” duasını yapmıştır. O, bu ateşten kurtulmak için Rabbine bir seçenek sunan dua da bulunmamıştır. Çünkü o, Rabbinin sonsuz seçeneği olduğunu ve her ne olmasını dilerse sadece”ol” demesinin yeterli olduğunun bilincindeydi. Hz. İbrahim kıssası "hiçbir ateş aşkı yakamaz" ın sembolüdür. Ki aşk zaten, yanmamak için yanmaktır İslamoğlu, 2000. Göklerin- Yerin Hâkimiyeti Allah, sarsılmaz, kesin bir inanca sahip olması için İbrahim’e göklerin ve yerin hâkimiyetinin kimde olduğunu göstermişti. Bir gece karanlık çökünce İbrahim bir yıldız gördü ve “Rabbim budur” dedi. Ancak gündüz yıldız batınca “Batanları sevmem” dedi. Ay’ı doğarken görünce “Rabbim budur” dedi. Ancak Ay da batınca “Rabbim bana doğru yolu göstermezse, elbette yoldan sapan topluluklardan olurum” dedi. Güneşi doğarken görünce de “Rabbim budur, zira bu daha büyük” dedi. O da batınca kavmine yönelerek “Ey kavmim! Ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Ben hanif tam bir muvahhid olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratan Allah’a çevirdim ve ben Allah’a ortak koşanlardan değilim” dedi En’am 6/76- 79. Kavmi İbrahim’le tartışmaya girişti. İbrahim onlara, doğru yolda bulunan kimseyle tartışmalarına hayret ettiğini söyledi. Kavminin taptıklarından korkmadığını da ifade etti. Allah’a şirk koştukları için asıl korkması gerekenlerin kendileri olduğunu belirtti ve tartışmayı, “Allah’ın hidayete erdirdiği kimselerin mi, yoksa Allah’a şirk koşanların mı daha güvende olacağı” gibi düşündürücü bir soruyla noktaladı. En’am 6/ 80- 81 Bu kıssa, tanrı olarak benimsenen varlıkların mutlaka bir yönüyle eksik varlıklar olduğunu göstermekte, bu yönüyle de tanrı olmalarının imkânsız olduğunu 59 vurgulamaktadır. Gerçek tanrının Allah olduğunu belirterek ona “hanif” olarak yönelmek gerektiğini belirtmektedir. Kıssada Hz. İbrahim’in önce yıldıza, sonra Ay’a, sonra da Güneş’e “herhalde rabbim budur” demesi, rabbinin kim olduğunu bilmediği ve bir rab arayışı içinde olduğu için değildir. O kavmine bir ders vermek ve onların tanrı olarak benimsedikleri bazı varlıklarda tanrılık unsurlarının asla bulunmadığını göstermek istemiş olma ihtimali ile ilgili olabilir. Ölülerin nasıl dirileceğini düşünen İbrahim, bu merakını gidermek için Rabbine “Ey Rabbim! Ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster” demişti. Rabbi ona “Yoksa inanmadın mı?” dedi. İbrahim “Hayır! İnandım, fakat kalbimin tatmin olması için görmek istedim” dedi. Bunun üzerine Allah “Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra kesip parçala, her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak sana gelirler. Bil ki, Allah azizdir, hâkimdir” buyurdu Bakara2/ 260. Bu kıssa ölümden sonra dirilmenin Allah için ne kadar basit ve kolay bir iş olduğunu göstermektedir. Hz. İbrahim göklerin ve yerin melekûtunu, yani sevk ve idaresinin kimin elinde olduğunu arıyordu. Ortaya çıkan güneş, ay ve yıldızların bunu gerçekleştiremeyeceğini anladığı zaman, kavmine şöyle seslenmiştir “Ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım”. Ortak koşmak için iki şey olması gerekmektedir. Kavmi bu sözler karşısında, ortak koşma ile ilgili bir itirazda bulunmamıştır. Bu durum onların her şeyi yaratan Yüce bir varlığa olan inançlarını göstermektedir. Onlar Allah’a inanmakla beraber, göklerin ve yerin sevk ve idaresini yürüten başka aracı tanrılar olduğuna inanmaktadırlar. Hz. İbrahim’in Oğlu İsmail ve Kurban Hadisesi İbrahim Allah’tan Salih evlat istemiş, Allah da ona oğlu olacağı müjdesini vermiştir. Çocuk babasıyla beraber koşturacak çağa gelince İbrahim Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum; bir düşün, ne dersin?’ dedi. O da Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulursun’ diye cevap verdi. 60 Her ikisi de Allah’ın emrine teslim oldu. İbrahim çocuğu alnı üzerine yatırınca Allah İbrahim’e, rüyasını gerçekleştirdiğini, bunun imtihan olduğunu bildirdi ve oğluna bedel olarak büyük bir kurban verdi. Kurban kıssası bir yönüyle İslam’daki kurban geleneğinin ortaya çıkışını anlatırken bir yönüyle de İsmail’in soyundan gelen Mekkelilere şöyle bir uyarıda bulunmaktadır Sizler Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in soyundan geliyorsunuz ve onların geleneklerini yaşattığınızı düşünüyorsunuz. Hâlbuki onların her ikisi de, ucunda ölüm bile olsa Allah’ın emrini yerine getirmekte hiç tereddüt göstermediler. Sizler ise Allah’ın emrine uymak yerine o emri getireni yalancılıkla itham ediyorsunuz. Allah, İbrahim’i bir sınavdan geçirmiş, o da bu sınavı başarınca “Seni insanlara önder yapacağım” demişti. İbrahim, kendi soyunun da bu ikrama kavuşmasını istemiş, ancak Allah bu duayı kabul etmekle birlikte, zalim olanları bundan istisna etmiştir. İbrahim, İsmail ile beraber bir yandan Beytullah’ın temellerini yükseltiyor, bir yandan da şöyle dua ediyorlardı “Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin. Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et; zira tövbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. Ey Rabbimiz! Onlara, içlerinden senin ayetlerini kendilerine okuyacak, kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerinde yapan yalnız sensin.” Bakara2/127–129 Allah, Kâbe’yi insanlar için toplanma mahalli ve güvenli bir yer kılmış, İbrahim’in makamının da namaz kılma yeri yapılmasını istemiştir. Ayrıca İbrahim ve İsmail’e “Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evimi temiz tutun” diye emretmiştir. İbrahim burayı emin bir şehir yapmasını, burada yaşayan halktan Allah’a ve ahiret gününe inananları çeşitli meyvelerle beslemesini istemiş, Allah da inkâr edenlerinde bir süre bu nimetlerden faydalanacaklarını ama sonunda cehennem azabına da sürükleneceklerini belirtmiştir. 61 Hz. İsmail kıssası, "Teslim ol, kurtul" mesajıdır İslamoğlu, 2000. Hz. İbrahim’in teslimiyet örneği gösterdiği çok önemli imtihanlarından biri de oğlunu kurban etmek üzere harekete geçmesidir. Allah’u Teala onun bu teslimiyetini de ödülsüz bırakmamıştır. Daha önce gül bahçesine dönen ateş ödülünden sonra burada bir kurbanlık koç ile ödüllendirilmiştir. Hz. İbrahim’in dualarının biri dışında kabul gördüğü anlaşılmaktadır. Her inanan insanın gönlünden geçen, şey İbrahim peygamberinde kalbinden geçmiştir. O, Kâbe ve çevresine verilen her türlü nimetten sadece inanların faydalanmasını istemiş fakat Allah’u Teala bu duayı kabul etmemiş, her insanı bir süre de olsa dünya nimetlerinden faydalandıracağını göstermektir. Hz. Yusuf ile İlgili Kıssalar ve Çıkarılan Dersler
hz ibrahim kıssasından çıkaracağımız bir ders