Yazıcıoğlu, 31 Mart 2009'da Ankara'da son yolculuğuna uğurlandı. Naaşı, vasiyeti üzerine Taceddin Dergâhına defnedildi. “İki saniye sonrasına garantimiz olmayan bir hayatımız için fırıldak olmaya gerek yok.” diyen Muhsin Yazıcıoğlu’na Allahtan gani gani rahmet dilerim.
MuhsinYazıcıoğlu - iki saniye sonrasına garantimiz olmayan bir hayatımız için fırıldak olmaya gerek yok https://www.facebook.com/nizamialemfinnentropNizam-ı
BBPnin merhum genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun anma programı Kocaeli Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Programa BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de katılacak.
İsmailağa cemaati lideri Mahmut Ustaosmanoğlu 93 yaşında hayatını kaybetti. Vefat haberinden sonra, geçirdiği helikopter kazasında hayatını kaybeden Muhsin Yazıcıoğlu'nun Ustaosmanoğlu'na "İki aydır beni çok sıkı takibe aldılar. Ölürsem beni siz yıkatın" şeklindeki vasiyeti yeniden gündem oldu. GENEL.
s7Oq6x. Büyük Birlik Partisi BBP Kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopterdeki 2 GPS cihazının sökülmesiyle ilgili Göksun Asliye Ceza Mahkemesi'nde 'nitelikli hırsızlık' suçundan 10 kişinin yargılandığı davaya Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz tepki gösterdi. Yavuz, ortada örgütlü bir yapı olduğunu, imha edilen cihazların helikopterin düşüş sebebiyle ilgili teknik veri verebilecek en somut delil olmasına rağmen şüphelilerin hırsızlık suçundan yargılandığını ifade ederek, "Türkiye'nin gözünün içine bakılarak dosya kapatılmaya çalışılıyor" dedi. 25 Mart 2009'da Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde düşen ve içerisinde bulunan Muhsin Yazıcıoğlu, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclisi Üyesi Adayı Murat Çetinkaya, İHA muhabiri İsmail Güneş ve Pilot Mustafa Kaya İstektepe'nin hayatını kaybettiği helikopterden Argus 5000 ve Skymap III C isimli GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili Göksun Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma sonunda 10 kişi hakkında 'Kişinin ölmesinden yararlanarak hırsızlık' suçundan dava açıldı. TEK DAVA 2 İDDİANAME Göksun Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın iddianamesi, aynı savcı tarafından 25 gün arayla 'Teknik hata nedeniyle' 2 parça halinde hazırlandı. 3 Ekim 2016'da hazırlanan ve 9 kişinin 10 yıla kadar hapsi istendiği ilk iddianameye göre helikopteri arama çalışmalarına katılan Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı S70 Sikorsky helikopteri 28 Mart'ta kırıma uğradı. Bu helikopterin soruşturmasını yürütmek üzere 4 kişilik anket heyeti ile Pilot Yarbay Ebubekir Semih Yüksekkaya, Pilot Yüzbaşı Davut Uçum, Teknisyen Başçavuş Halil İbrahim Açan, Teknisyen Başçavuş Bekir Çerikçi, Teknisyen Üstçavuş Cemal Şahin, Teknisyen Başçavuş Suat Kaplan, Teknisyen Başçavuş Aydın Özsıcak, Teknisyen Başçavuş Nedim Bakırhan ve Teknisyen Başçavuş Nusret Memiş'ten oluşan 9 kişilik de teknik heyeti olmak üzere toplam 13 kişilik askeri kaza kırım heyeti oluşturuldu. GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKARAN SUBAY, SÖKENLERLE AYNI BİRLİKTEN DHA'nın aktardığına göre, İddianameye göre, ilk defa Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e 'Meçhul subay' tarafından ulaştırılan görüntülerle ortaya çıkan GPS cihazlarını sökme anı, teknik heyette yer alan Nusret Memiş tarafından kaydedildi. 30 Mart 2019'da saat kaydedilen görüntülerden helikopter enkazının başında elinde sigara ile çömelmiş bereli askerin Cemal Şahin, elinde tornavida olan askerin Aydın Özsıcak, onun karşısında enkazın başında duran askerin ise Nedim Bakırhan olduğu tespit edildi. Görüntüleri ortaya çıkaran kişi ise, cihazları söken askerlerle aynı birlikte görev yapan, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu DDK tarafından oluşturulan teknik komisyonda görev yapan Pilot Binbaşı Nezih Göçmen. 'GÖRÜNTÜLERDEKİ BİZİZ ANCAK CİHAZ SÖKMEDİK' İddianameye göre 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a suikast girişimi iddiasıyla tutuklu yargılanan Davut Uçum ve Aydın Özsıcak ile teknik heyette yer alan diğer 7 kişi, ara ara sivil helikopterin yanına giderek 'Ekonomik değeri' olan GPS cihazlarını almaya karar verdi. İfadeleri alınan Nusret Memiş, Aydın Özsıcak, Cemal Şahin ve Nedim Bakırhan; cihaz sökme görüntülerindeki kişilerin kendileri olduklarını kabul ederken, askeri helikopter enkazına gittiklerinde merak ederek sivil helikopter enkazına bakıp incelediklerini ancak herhangi bir cihaz söküp almadıklarını söyledi. Diğer şüpheliler Ebubekir Semih Yüksekkaya, Suat Kaplan, Davut Uçum, Halil İbrahim Açan ve Bekir Çerikçi de helikopterin enkazına merak ederek bakıp incelediklerini ve hiçbir cihaz söküp almadıklarını ifade ederken, görüntülerdeki kişilerin de Aydın Özsıcak, Cemal Şahin ve Nedim Bakırhan, kameraya alan kişinin ise Nusret Memiş olduğunu söyledi. İLK İDDİANAME DÜŞME NEDENİNİ İSPATA YARAYACAK BİLGİ İÇERMEYEN CİHAZLAR Helikopterden sökülen GPS cihazları hakkında da bilgilere yer verilen iddianamede, "DDK raporu, TBMM Araştırma Komisyonu ve diğer bilirkişi raporlarına göre helikopter enkazından alınıp götürülen Argus 5000 isimli cihazın uydudan alınan bilgi ile konum bilgisi veren ancak aktif hale getirildiğinde her 10 saniye bir konum bilgisi kaydeden GPS cihazı olduğu, Skymap III C isimli cihazın bir GPS cihazı olduğu ve uydudan aldığı referansa göre coğrafi konum belirlemeye yardımcı olduğu aynı zamanda kayar harita olup irtifa bilgisi verdiği, kazaya konu helikopterden söküldüğü ve helikopterin beyni olduğu iddia edilen cihazların esasında seyri sefer için pilotun yararlandığı basit GPS cihazları hükmünde olduğu, düşme nedenini ispata yarayacak bilgi içermediği, bahse konu GPS cihazının helikopterin düşme ve ölüm nedenini ortaya koyacak ses ve görüntü kaydeden cihazlar olmaması nedeniyle bu cihazların alınmasına yönelik eylemin suç delillerinin gizlenmesi, değiştirilmesi ve yok edilmesi suçunu oluşturmayacağı, bu nedenle şüphelilere atılı bu suçun unsurlarının oluşmadığı, eylemin helikopter sahibi şirkete yönelik pilotunun vefat etmesi kolaylığından yararlanarak işlenmiş nitelikli hırsızlık suçu kapsamında kaldığı, olay mağdurunun helikopter şirketi sahibi Esas havacılık Taşımacılık Turizm Ticaret olduğu" denilerek 9 şüphelinin 10 yıl hapsi istendi. YİĞİT BİZ YAKTIK İlk iddianameden 25 gün sonra 28 Ekim 2016'da, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle tutuklu bulunduğu belirtilen Yusuf Yiğit hakkında ikinci bir iddianame hazırlandı. Yusuf Yiğit hakkında diğer 9 şüphelilerle birlikte aynı dosya üzerinden sistemsel olarak iddianame düzenlenmesine rağmen teknik hatadan kaynaklanabileceği değerlendirilen doküman ekranında Yusuf Yiğit'in isminin çıkmaması üzerine mahkeme tarafından Yiğit hakkında suç duyurusu bulunmasının ardından dosyanın soruşturma kaydının yapıldığı belirtilen iddianamede bir tape dikkat çekiyor. Yusuf Yiğit ile dönemin Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Ahmet Ergeç'in teknik takibe takılan telefon görüşmesinde Ergeç, helikopterin düşmesiyle ilgili olarak Malatya'da savcılığa şüpheli olarak ifade verdiğini belirterek konuyla ilgili herhangi bir şey olup olmadığını sorması üzerine Yusuf Yiğit, "Bir söken ekip var, bir de sökülen malzemeyi yakan ekip var. Biz de yaktık. Ama işte hava soğuktu ısınmak için yaktık falan. Yaktıkları şey de mekanik bir şey ama bu kadar yani fazlasını da bilmiyorum" diyor. Yusuf Yiğit, ifadesinde suçlamaları kabul etmezken, diğer şüphelileri de tanımadığını söyledi. Üzerine atılı suçu diğer şüphelilerle eylem ve fikir biriliği içerisinde işlediği iddiasıyla Yusuf Yiğit'in de nitelikli hırsızlık suçundan 10 yıla kadar hapsi istendi. İKİNCİ İDDİANAME KAZA NEDENİNİN BELİRLENMESİNE YARDIMCI OLABİLECEK CİHAZLAR İkinci iddianamede helikopterden sökülen GPS cihazlarıyla ilgili olarak da şöyle denildi "DDK'nın raporundan da anlaşılacağı üzere kaza mahallinde bulunamayan ARGUS 5000 CE cihazının 10 saatlik uçuşa ait pozisyon ve irtifa bilgisinin kaydının yapıldığı, dolayısıyla elde edilen pozisyon bilgilerinden son 10 saatlik uçuşa ait uçuş rotası, 2 nokta arasındaki uçum süresi ve helikopterin muhtemel süratinin tespit edilebileceği yine kaza mahallinde bulunamayan Skymap III C cihazının uçuş pozisyonu uçuş başlangıç ve uçuş bitiş saati, uçuş tarihi ve uçuş süresi ve toplam çalışma süresine ilişkin bilgilere sahip olduğu, dolayısıyla elde edilen pozisyon bilgilerinden uçuş rotası, son uçuşa ait uçuş süresi ve muhtemel suretinin tespit edilebileceğini değerlendirildiği, sonuç olarak helikopterin kaza öncesine ait irtifa ve güzergah gibi kaza nedeninin belirlenmesine yardımcı olabilecek uçuş bilgilerinin elde edilebileceği değerlendirilen Argus 5000 CE cihazı ile Skymap III C cihazları muhafaza edilmediği, KSK raporunda bu konuda hiçbir bilginin bulunmadığı, kaza sonrası enkaza müdahale eden ekip/ekiplerce yakıldığı veyahut imha edildiği veyahut alındığı ve yok edildiği gizlendiği." 'DELİLLERİ YOK ETMEK İÇİN YAPILAN EYLEMDE HIRSIZLIKTAN YARGILANIYORLAR' Muhsin Yazıcıoğlu'nun ailesinin avukatı Kemal Yavuz, iddianamelerin her ne kadar 2016'da hazırlanmış olsa da dosyanın yetki tartışması nedeniyle Kahramanmaraş ile Göksun arasında gidip geldiği, bu nedenle de davanın 2017'nin sonlarına doğru açıldığını söyledi. İddianamelerin birleştirildiğini ve bugüne kadar davanın 2 duruşmasının görüldüğünü belirten Yavuz, olayın apaçık suç delillerini ortadan kaldırmak olduğunu söyledi. Tapedeki Yusuf Yiğit'in sözlerinin açık bir suç ikrarı olduğunu ve işin planlı bir şekilde yapıldığını ortaya koyduğunu kaydeden Kemal Yavuz, sökülen GPS cihazlarının helikopterin düşüş sebebiyle ilgili teknik veri verebilecek en somut delil olduğunu ve bu nedenle de cihazların bilinçli olarak alındığını belirterek şöyle dedi "Tapelerde açıkça suç ikrarı var. Buna rağmen 'Merak saikiyle veyahut da maddi menfaat amacıyla hırsızlık eylemdir' deniliyor bu GPS cihazlarının sökülmesi için. Bunu anlamak için hukukçu olmaya gerek yok, çok net olarak belli ki suç delillerini yok etmek maksadıyla gerçekleştirilen bir eylemdir. Suç delillerini yok etmek için yapılan bir eylemde şimdi hırsızlık olarak yargılanıyor. Bunu anlamak, kabul etmek mümkün değil. Bu iddianameyi hazırlayan, iddianameyi kabul ederek bu yargılamayı yapan savcı ve hakim arkadaşları adalete, insafa davet ediyorum. Biz bunu asla kabul etmeyiz." 'ASIL AMAÇ YAZICIOĞLU'NUN DOSYASININ DELİLLERİNİN YOK EDİLMESİ' Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin ölümüyle ilgili tek bir tutuklunun olmadığını ifade eden Yavuz, Göksun'da yargılanan şüphelilerden Yusuf Yiğit'in FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminden, Aydın Özsıcak ile Davut Uçum'un 15 Temmuz'da Cumhurbaşkanına suikast girişiminden tutuklu olduğunu, Nusret Memiş ile Yusuf Yiğit'in ise daha önce haklarında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen ancak Kahramanmaraş 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi'nce haklarındaki takipsizlik kararı kaldırılan 20 kişiden biri olduğunu söyledi. Olayın tek dosyada görülmesi gerekirken 7 ayrı dosyada çözülmeye çalışıldığını belirten Yavuz, şöyle devam etti "Dosya parçalanıyor, sürekli ayrıştırılarak, bu kadar dağıtılarak, parçalanarak birbirinden ayrıştırılarak yapılan bir yargılama var bunun kabulü mümkün değil. Burada hukuk hatası, usul hatası yapılıyor. Bunların hepsiyle ilgili verdiğimiz dilekçelerle uyarılarımız mevcut. Göksun Savcılığı'na defaatle müracaatımız var 'Siz yetkili değilsiniz, yapmayın etmeyin. Ana dosyadan bunun ayrılması yanlıştır. Bu dosyalar ana dosyanın da failidir. GPS cihazlarının sökülmesi araçtır asıl amaç Muhsin Yazıcıoğlu'nun dosyasının delillerinin yok edilmesidir. Asıl amaç Muhsin Yazıcıoğlu'nun öldürülmesiydi. Bu amaca hizmet eden araç suçlardır. Bu araç suçlarla ilgili soruşturmanın tefrik edilerek ana dosyadan ayrılıp başka dosyalarda başka yargı yerlerinde yürütülmesi sakıncalı, yargılamanın bütünlüğünü ihlal eden bir unsur. Bunun böyle yapılmaması gerekir' demiş olmamıza rağmen sonuç alamamış durumdayız. Gerçekten çok üzücü bir şey. hatta Davut Uçum 'Ben 15 Temmuz'dan itibaren bu eylemin suikast olduğunu anladım' diyor. Hakim dönüp 'Sen nereden anladın, neye göre anladın?' demiyor. Belki bunun cevabını verecek, belki bir gerekçesi, bir delili var. Etraflı bir sorgulama yapılamıyor. Neden? Çünkü oradaki hakim arkadaş sadece hırsızlık yönünden sorguluyor. Ama ana dosya ile bir bütün olarak yürütülmüş olsa o zaman anlamlı hale gelecek Davut Uçum'un beyanı." 'DOSYA KAPATILMAYA ÇALIŞILIYOR' Ortada örgütlü yapı bulunduğunu belirten ve 10 kişinin yargılandığı davaya müdahil olmak istediklerini ancak bunun mahkeme tarafından reddedildiğini ifade eden Muhsin Yazıcıoğlu'nun ailesinin avukatı Kemal Yavuz, son olarak şunları söyledi "Bu yapı ortaya çıkarılmadan. Kim talimat verdi? Kimin talimatıyla siz gittiniz bu helikopterin GPS cihazlarını söktünüz, aldınız? Kimin talimatıyla söktüğünüz GPS cihazlarını yok etmek için yaktınız ? Açıkça söylüyor 'Onlar söktü biz de yaktık' diyor. Yakan şahsa 'Niye yaktınız?' denilmeden, bizim soru sorma hakkımız verilmeden bir yargılama yapılması son derece hatalı olur. Dosya Esas Havacılık'ın, helikopter Esas Havacılık'ın olduğu için GPS cihazları da onların olmuş oluyor, hırsızlık olduğu için de malın sahibine 'Siz ne diyorsunuz?' deniyor. Bizim taraf sıfatımız kalmamış durumda. Ben de arz ettiğim sebeplerle dosyaya müdahale talebinde bulundum. O sanıkların ana dosyadaki bilgilere hakim olmadan yargılanıyor olması kabul edilebilecek bir usul hatası değil. Müdahale talebimiz de reddedilmiş durumda. Duruşmalara katılarak sanıklara soru sorma, sanıkların sorgulanmasını sağlama imkanımız da elimizden alınmış durumda. Dolayısıyla biz baypas edilerek yargılama yapılıyor, Türkiye'nin gözünün içine bakılarak dosya kapatılmaya çalışılıyor. Bu hukuki hatadan bir an önce dönülmelidir." HELİKOPTER DÜŞMESİYLE İLGİLİ 7 AYRI DOSYA Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopterin düşmesiyle ilgili; 'Ana dosya' olarak adlandırılan soruşturmada Kahramanmaraş 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi'nce haklarındaki takipsizlik kararı kaldırılan 20 kişiyle başlatılan soruşturma, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Yazıcıoğlu ailesinin yapmış olduğu şikayet, dönemin Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Dursun Özmen'in Kahramanmaraş 1'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı görevi kötüye kullanma davası, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun yüksek dereceli memurlar hakkında verilen takipsizlik kararının kaldırılması sonrası başlatılan soruşturma, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sivil havacılık, devlet hava meydanları gibi kurumlarla ilgili yürüttüğü soruşturma, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'nca askerle ilgili soruşturması ve GPS cihazlarını sökenlerin yargılandığı Göksun'daki dava olmak üzere 7 ayrı dosya mevcut.
Furkan Yazıcıoğlu, babası Muhsin Yazıcıoğlu’nu 25 Mart 2009 günü saat Kahramanmaraş Çağlayancerit’ten Yozgat Yerköy’e götürmek üzere yola çıkan helikopterin aynı güzergâhta bulunan savaş uçakları tarafından düşürüldüğü iddiasını, radar kayıtlarına dayanarak günü helikopterin uçuş güzergâhında iki savaş uçağı, 21 bin feet yükseklikte “tek kol” adı verilen üst üste uçuş yapmıştı. İçinde FETÖ’cü albay Ali Armağan’ın bulunduğu F4 savaş uçağı bu yükseklikte radar kayıtlarında görünmüş, helikopterin düşüş zamanı aralığı olan saat hızla alçalarak radardan çıktıktan sonra, saat gibi tekrar yükselerek radar görüntüsüne girdiği saptanmıştı.“Saptanmıştı” dediğime bakmayın, aslında bu çok önemli bilgiler saklanmıştı. Bu konuya ayrıntılı anlatacağım, zaten konumuz da bu...SABAH DA TAKİP EDİLDİFurkan Yazıcıoğlu’nun dikkat çektiği ve ilk kez duyduğumuz konu ise FETÖ’cü albayın içinde bulunduğu bir başka savaş uçağının, Muhsin Yazıcıoğlu’nu saat ile arasında Sivas’tan Yozgat’a getiren helikopterin uçuş güzergâhında da uçtuğunu suikast olup olmadığı hakkında en net bilgiyi verecek ve bugüne kadar üzerinde hiç durulmayan bu durumun, öğleden önceki ve sonraki radar kayıtlarında görüldüğünü anlattı. Tıpkı soruşturma ve dava dosyasının FETÖ’cü istihbaratçı, savcı, hâkim ve gazeteciler tarafından karartılması, yönlendirilmesi gibi, suikast olup olmadığını ortaya çıkaracak bu konuda da o dönemki resmi makamların yalan söylediği suikast boyutu, FETÖ’cülerin kontrolündeki Genelkurmay Adli Müşavirliği’nin 2011’de gönderdiği, olay gününe ait radar görüntülerinin olmadığı, tam da olay anına ait saat ile arası radar kayıtlarının arıza nedeniyle yapılmadığına yönelik yanıltıcı belgelerle BULUNAN RADAR KAYITLARI“Yok” denilen radar kayıtları yıllar sonra Yazıcıoğlu ailesine bir subayın yaptığı ihbarla ele geçirildi. İlginçtir, arama için Erzurum’daki radar üssüne gidildiğinde, radar görüntülerine sistem bilgisayarlarından değil, bir kayıt cihazıyla radar ekranından alınarak bir CD’ye aktarılmış şekilde TSK’den yargıya, istihbarattan medyaya uzanan o karalık FETÖ eli, tıpkı dava dosyasını kararttığı gibi suikast anına ilişkin kayıtları da yok etmeye çalışmıştı. Silahlı Kuvvetler’in tüm radar sisteminden kayıtlarını yok etmeyi başarmış ama neler olup bittiğinin farkında olan bir yurtsever subayın kayıt cihazı ile ekran görüntüsünü alıp CD’ye aktarmasıyla amacına tam olarak ulaşamamıştı. Bu bilgiler ışığında Yargıtay’da üst düzey bürokratların yargılandığı dava ile ilgili Yargıtay Başsavcılığı’nın yazdığı 221 sayfalık mütalaa ve 81 sayfalık ek mütalaayı yeniden gözden geçirmek gerekti. Mütalaada bu konunun da ayrıntılı biçimde GÜNÜ RESETLEMEÖrneğin, ne hikmetse, Yazıcıoğlu’nun Sivas-Kahramanmaraş-Yozgat arası helikopterle gideceği 25 Mart 2009 günü sistemin resetleneceği için radarın kapatılacağına dair bir nota dikkat çekilerek şu talepte bulunuluyor “Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezi ceride defterinde 25/03/2009 tarihinde saat 0845’te nöbetin devralınmasından hemen sonra sistemin resetleneceği belirtilerek radarın kapatıldığı şeklindeki notun daha önceki zamanlarda gelişen bir durum olup olmadığı ve arıza nedeninin de denetime olanak verecek şekilde ortaya konulması gerekmektedir.”2011’DE GENELKURMAY’DAN KARARTMAYalnız bu mu?FETÖ’cülerin cirit attığı Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği’nin 28 Ağustos 2011 tarihli yazı ile helikopterin düşürüldüğü dakikalara ait görüntülerin bulunmadığı hakkında yalan bilgi verdiği de mütalaada şöyle anlatıldı“Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğinin 23/08/2011 tarihli, 25 Mart 2009 tarihli helikopter kazası konulu yazılarının 2. sayfasının b maddesinde; Askeri radarlardaki 25/03/2009 günü saat 150302-150740 olmak üzere dört dakikalık eksikliğe ilişkin olarak; Ancak 150302-1507040 zaman aralığındaki dijital radar görüntü kayıtları, doğu bölgesindeki tüm radarlarda meydana gelen kısa süreli bir arıza nedeniyle alınamadığından gönderilememiştir’ şeklinde bir cümle kullanılmış ise de anılan saat dilimindeki görüntü kayıtlarının Erzurum Hava Radar Mevzi Komutanlığında mevcut olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği görülmüş, doğru bilgilendirme yapılmadığı anlaşılmıştır.”Yargıtay Başsavcılığı kısaca diyor ki 2011’de Genelkurmay Adli Müşavirliği’nin yok dediği görüntüler, daha sonra Erzurum’daki radar üssünde UÇAĞI DALIŞ YAPTIYani aslında görüntüler alınmış, uçakların uçuş yükseklikleri, hangi uçağın helikoptere doğru dalış yaptığı bile kayıtlara girmiş. Bu durum da mütalaada şu satırlarla anlatılmış“İzlenen görüntülerin Erzurum radarının videoya alınması suretiyle elde edilmiş ham veri olduğu anlaşılmaktadır. Radar 10 saniyede bir 360 derece anten turu gerçekleştirirken kapsama alanındaki uçağa sinyal göndermekte, tekrar uçaktan sinyal almak suretiyle uçağa bir kod numarası verilmektedir. Artık uçak radar tarafından bu kod numarası üzerinden sürekli takip edilecektir. Tek kol uçuşu olsa dahi, tek kolda iki uçağa ayrı ayrı kod numarası verilmektedir. Burada HH 721 numaralı uçağa radarın verdiği kod 1612’ belirtildiği gibi bir radar 360 derecelik bir anten dönüşünü 10 saniyede tamamlar. Burada 80 dönüş yapılmıştır. 80 dönüş boyunca görüntü kaydedilememiştir. Radar tarafından bunun anlamı; HH721 nolu uçuşa ilişkin olarak hava aracının bu kadar süre ani ve ses hızından fazla bir dalışla radar kapsama alanından çıkması demektir.CI’ ÇEKEREK Mİ DÜŞÜRDÜ?Üstelik 21000 fitte dalış yapıp 10 bin fitte tekrar görüntüye çıkmış olması radarda ve uçakta bu kesintiye neden olacak bir arıza olmadığını ortaya koymaktadır. Dalış sırasında HH721 hızlı gittiği için radar takibinden çıkmıştır. Radarın bir dönüş turu 10 saniye olduğu için uçağın çok yüksek süratlerini yakalayamayacaktır. Uçağın kayboluşu ile tekrar çıktığı zaman aralığının 4 dakika olduğu anlaşılmaktadır. Askeri radarın sivil radardan daha fazla uçağı yakalaması gerekirken yakalayamamasının izah edilmesi çıktığı için feette uçağı yakalaması gerektiği değerlendirilmiştir. Helikopterin önünden arkasından geçse ya da üzerine gelip CI’ çekse bile helikopteri indirebilecektir.CI’ terimi uçağın aniden hız arttırmak suretiyle geride blast etkisi patlama ile gelen ani basınç yani motorun gücünü de ekleyerek helikopterin inmesini sağlayacaktır. Bir anda süratle dalmış olabileceği DUYDUĞU SONIC PATLAMAHavacılıkta trübülansın çok önemli olduğu, F4, F16’nın çok rahatlıkla helikopterin üzerinden geçerek türbülansa girmesine neden olabileceği, bu nedenle uçuş otoritelerinin iki uçuşun arasına mutlaka 1-5 dakika gibi süreler konulduğu alanı civarındaki köylülerin bahsettiği camları titretecek patlama, ses hızını aşan hızda uçağın gittiğini anlatır, helikopter infilak etmediğine göre, bunun adı sonic patlamadır.”Evet, ne olduysa o patlamanın duyulduğu 25 Mart 2009 günü saat sırasında oldu. Aydınlatıldığında Yazıcıoğlu suikastı çözülecek. Köylülerin duyduğunu yargımız da duyacak mı, göreceğiz.
25 Mart 2009 … Muhsin Yazıcıoğlu'nun vefatının üzerinden tam 13 yıl geçti. Sır perdesi halen aralanamadı. Bu gidişle de aralanacağa pek benzemiyor. Muhsin Yazıcıoğlu'nun da içinde bulunduğu helikopter, Çağlayancerit mitinginin ardından Yozgat'ta yapacağı mitinge giderken Keş Dağı'na bilinemeyen! sebeplerden dolayı düştü. Enkaza çok uzun bir süre ulaşılamaması, yanlış yönlerde arama çalışmaları, ihmaller, vs. vs… Üstü örtülmeye çalışılan konular, karartılan deliller… Say say bitmiyor. Helikopterin düşmesi ve sonrasında olanlarla ilgili cevapsız kalan pek çok soru var. Soruşturma derinleştikçe olayda Fetö parmağı gün yüzüne çıkıyor. Artık kimsenin şüphesi yok ki Muhsin Yazıcıoğlu’nun içinde bulunduğu helikopter düşmedi, düşürüldü. Merhum Yazıcıoğlu kalleş bir suikasta kurban edildi. Yazıcıoğlu 12 Eylül askeri darbesi sonrasında Mamak Cezaevinde yatarken yazdığı şiirinde adeta kendi ölümünü anlatmıştı. Yıllar sonra şaibeli bir helikopter kazasında hayatını kaybettiğinde ilk akla gelen üşüyorum şiiri olmuştu. Yazıcıoğlu'nun naaşının, helikopter düştükten sonra karların üzerinde bulunması, sevenlerine "Üşüyorum" şiirini hatırlattı. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun Üşüyorum şiirini buradan paylaşmak istiyorum “Bir coşku var içimde bugün Kıpır kıpır Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum Gözlerim parke parke taş duvarlarda Açılıyor hayal pencerelerim Hafif bir rüzgâr gibi süzülüyorum Hafif bir rüzgâr gibi süzülüyorum Kekik kokulu koyaklardan aşarak Güvercinler ülkesinde dolaşıyor Bir çeşme başı arıyorum Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp Mis gibi nane kokuları arasında Ruhumu dinlemek istiyorum Zikre dalmış her şey Güne gülümserken papatyalar Dualar gibi yükselir ümitlerim Güneşle kol kola kırlarda koşarak Siz peygamber çiçekleri toplarken Ben çeşme başında uzanmak istiyorum Huzur dolu içimde Ben sonsuzluğu düşünüyorum Ey bu sonsuzluğun sahibi Sana ulaşmak istiyorum Durun kapanmayın pencerelerim Güneşimi kapatmayın Beton çok soğuk üşüyorum” Yazıcıoğlu, 31 Mart 2009'da Ankara'da son yolculuğuna uğurlandı. Naaşı, vasiyeti üzerine Taceddin Dergâhına defnedildi. “İki saniye sonrasına garantimiz olmayan bir hayatımız için fırıldak olmaya gerek yok.” diyen Muhsin Yazıcıoğlu’na Allahtan gani gani rahmet dilerim.
"İki saniye sonra ne olacağını hiç birimiz bilmiyoruz. Şu halde siyasetin seviyesini bu kadar düşürmeye değer mi?" diye sorarak çıktı son yolculuğuna Muhsin büyük bir dalgınlıkla, hatta gafletle seçimin kavgasına kendini kaptırmış olduğu bir anda kendi mitinglerinde avazı çıktığı kadar bağırarak söylediği bu sözlerini, ne yazık ki, kimsenin duyacak hali yoktu. Muhsin bey ise sözlerine canını katarak, kendi "iki saniye sonrası"na dair ibretli bir ders verdi. Siyasette Ahiret gününün asla hesap dışında tutulamayacağını kez sesi çok gür çıktı. Bütün sesleri bastıracak kadar gür, bütün tartışmaları bıçak gibi kesecek kadar hakikatli, tartışmaların bütün muhtevasını yeniden yazacak kadar kazada hayatına dair sorular henüz giderilmemişken bile, bütün partilerin siyasi söylemlerini bir anda geçersiz kılan bir ses oldu yokluğu, yankılandı... Bütün partilerin mitinglerini iptal etmeleri kuşkusuz Muhsin beye veya BBP''ye karşı basit bir jestten ibaret değildi. Muhsin bey ortalıktan kaybolma tarzıyla bu mitinglerden herhangi bir anlamın çıkma ihtimalini yok etti zaten. Onun kayboluşuna karşı herkesin sergilediği tepkideki ortaklık, ortak hiçbir şeyleri kalmamış olanların yine de anlamlı ve umut verici bir ortaklık alanına işaret ediyorduMuhsin beyin çok güçlü bir retoriği, kendi çizgisini allayıp pullayacak kadar sofistike bir teorisi yoktu, ama galiba her zaman söylediklerini saygın, sahih ve anlamlı kılan bir duruşu oldu. Yusuf Kaplan''ın dünkü yazısında Sakarya Türküsü''ne atfedilen yakıştırmasını herhalde en fazla hak eden insanlardan biridir Muhsin Bey Saf çocuğu masum Anadolu'' tilkilerin doldurduğu bir dönemde bile, tilkilerin onu kumpaslara çekmeye çalıştığı ve bir ölçüde çektikleri zamanlarda bile yitmeyen bir masumiyetle durdu hayata Şubat döneminde sergilediği sapasağlam duruş onun hayatında en çok hatırlanacak sahnelerden biri olacaktır herhalde. Siyasetin değme tilkileri onu bir televizyon kanalında darbeci bir çizgiye ikna etmeye çekerken onun Refahyol''dan kerhen de olsa geri çekmediği destekten dolayı suçlayıp sıkıştırıyorlardı. Ağızları bol laf edenlere karşı çok da iyi bir retorik kuramıyordu, onlar kadar hile hurda bilmediği o kadar açıktı ki, her haliyle o saf çocuğu, hesapsız samimiyeti temsil ediyordu, bütün itibaren mensubu olduğu milliyetçi hareketin, milletten ziyade mevhum bir devletin veya devlet adına hareket eden muhterislerin iktidarına çalıştığını fark ettiğinde, milleti aramaya koyuldu. Bu arayış bütün MHP''yi etkileyebilecek ve dönüştürebilecek bir hareket idi. Bunu başkaları da fark etti ve MHP''den ayrılıp kendi partisini kurmak zorunda bırakıldı. Zaten kurduğu parti hep kendi siyasi geleneğinin samimi bir arayışını temsil etti. Siyasetin sadece çıkarlar için değil, değerler için yapılabileceğini yine aynı duruş tarzıyla ve karınca kararınca ifade etmeye ardından oluşan yüksek ve paylaşılan sempati hâlesi her bakımdan üzerinde durmaya değer. Siyasi tarihimizde kuşkusuz Muhsin Yazıcıoğlu''nun çok özel ve saygın bir yeri lillahi ve inna ileyhi raciunYıllardır bize teknolojinin ulaştığı seviyeler hakkında anlatılanlar yalan mı yoksa?Cep telefonlarının kapalı olsa bile istendiğinde yerinin tespit edilmesi bir yana dinlenebileceğine dair şimdiye kadar duyduğumuz şeyler birer efsaneden mi ibaret?Dinlemek, istihbarat ve casusluk yapmak entrika çevirmek için bile daha fazlasına yaradığını gördüğümüz teknolojiler, iş hayat kurtarmaya, insani yardımlar yapmaya gelince nasıl bu kadar sağır, nasıl bu kadar aciz kalabiliyor? bakanları, başbakanı art arda seferber ettikleri bütün imkânlara rağmen, son derece basit gibi görünen sonuca bir türlü gidemiyor, kameraların karşısına çıkıp sadece acizliklerinin gerekçelerini ifade manzaranın kendisi bile insan için yeterince ibretli bir ders beyin dediği gibi "iki saniye sonrasında ne olacağımızı bilemediğimiz üç günlük dünyada" ulaştığımızı sandığımız iktidara bakıp böbürlenmemeyi hatırlamak için gerçekten ne büyük bir sonumuzu hayr etsin
BBP Lideri Yazıcıoğlu'nun öldüğü helikopter kazasıyla ilgili yeni bir iddia daha ortaya ayında Kasımpaşa'da bir kavgada öldürülen Alper Akpak'ın elinde, Yazıcıoğlu'nun kaza sonrası namaz kılarken görüntüleri olduğu Alpak'ında bu görüntüler yüzünden öldürüldüğü ileri sürüldü."ALPAK CİNAYETİ YAZICIOĞLU İLE BAĞLANTILI" Büyük Birlik Partisi BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu'nun hayatını kaybettiği helikopter kazası 5'inci yılına girerken, farklı iddiaların gündeme gelmesi yeni soru işaretleri yarattı. Savcılık tarafından yürütülen gizli soruşturma devam ederken, Yazıcıoğlu'nun avukatı Selami Ekici, geçtiğimiz 6 Ocak'ta İstanbul Kasımpaşa'da çıkan bir kavgada işlenen cinayetin, Yazıcıoğlu ile bağlantılı olduğunu öne avukatın iddiaları "Bazı tanıklar, Yazıcıoğlu'nun ölümünden önce son namaz görüntüleri olduğu yönünde beyanda bulundu. Sivas'ta partili bir arkadaş fotomontaj çizim yaptırmış. Yazıcıoğlu, karlar üzerinde namaz kılarken görülüyor. Bu çizim internete düştü. Görüntüler fotomontaj ve doğruyu yansıtmıyor.""ÖLÜM ANINDA DUA EDERKEN GÖRÜNTÜSÜNÜ GÖRDÜK" "Ama olayın aslını BBP Erzurum eski İl Başkanı Emrullah Önalan'dan öğrendik. Önalan bize, Yazıcıoğlu'nun ölüm anından önce dua ederken görüntüsü olduğunu söyledi."GAZETECİ ALPAK İLE BERABER İZLEDİK" Bu görüntüleri 2009 yılında eski bir polis muhabiri de olan gazeteci Ahmet Akpak'la izlediğini iddia etti. Görüntünün 10-15 saniye olduğunu, Başkan'ın ölümünden önce çömelmiş ve elleri dua eder vaziyette görüldüğünü, gömlek yakasının açık olduğunu dile getirdi. Görüntülerde 3 kişinin Yazıcıoğlu'na yaklaştığını, çekimlerin, bu kişilerin arkasında olan bir başkası tarafından kaydedilmiş olabileceğini öne sürdü."AHMET ALPAK ŞEKERDEN ÖLDÜ "Biz bu iddiaları geçtiğimiz yıl Mayıs ayında öğrenebildik. Bunun üzerine geçtiğimiz yıl Mayıs ayında Önalan'la birlikte İstanbul'a gittik. Yanımızda rahmetli Yazıcıoğlu'nun bacanağı Rafet Aslanoğlu, avukat Kemal Yavuz ve Sivas eski Ocak Başkanı Hüseyin Berçin bulunuyordu. Görüntülerin sahibi olduğu ileri sürülen Ahmet Akpak'ın 2010 yılında şeker komasından öldüğünü öğrendik. İddia edilen görüntülerin Ahmet Akpak'ın oğlu Alper Akpak'ta olabileceği şüphesiyle ertesi gün Alper Akpak'a ulaştık."ALPER ALPAK KAVGADA ÖLDÜ "Alper Akpak, babasının çeşitli yerlerde eşyalarının olduğunu, arşivlerini kontrol edip görüntüleri bulduğu takdirde teslim edeceğini söyledi ve 1 hafta süre istedi. Sonrasında telefonlarımıza çıkmadı. Delil karartmadan hakkında suç duyurusunda bulunduk. Savcılık Akpak hakkında soruşturma yürütüyordu. İfadesine başvurulacaktı. Ancak Akpak, geçtiğimiz günlerde Kasımpaşa'da çıkan bir kavgada öldürüldü. Kavganın nedeni, failleri ve söz konusu ölüm soruşturuluyor."ENKAZA 48 SAAT SONRA ULAŞILABİLDİ Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki 5 kişiyi taşıyan helikopter 25 Mart 2009 tarihinde saat Kahramanmaraş mitinginden Yozgat Yerköy mitingine hareket etmek için havalandı. Bilinmeyen bir nedenle saat Sisne ve Kızılöz Köyleri arasında yere çakıldı. Enkaza ancak 48 saat sonra ALPER ALPAK'IN BİLGİSAYARINA EL KOYDU "Savcı, bu ölümün Yazıcıoğlu olayı ile bağlantılı olabileceği şüphesinden hareketle Akpak'ın bilgisayar ve arşiv dökümanlarına el koyma kararı aldı. Bizim iddiamız bu cinayetin Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilişkili olabileceği yönünde. Akpak'a ait arşivlerin araştırılmasını istiyoruz. Bir iddiaya göre Ahmet Akpak'ın görüntüleri Özel Kuvvetler'de görevli birinden aldığı. Adli Tıp Raporları, Yazıcıoğlu'nun helikopter kazasından sonra 1 saate yakın yaşadığı yönünde. Ancak Alper Akpak, ifadesi alınamadan kavgada öldürüldü. Babası Ahmet Akpak için derin gazeteci deniliyormuş."KAZA DEĞİL SUİKAST İDDİALARI Aradan geçen 5 yılda Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili çok sayıda iddia ortaya atıldı. İşte Avukat Ekici'nin dilinden o iddialardan bazıları- Zehirlendiler Helikopterin düştüğü anlarda bölgede 3 savaş uçağı bulunuyordu. Bu uçakların bıraktığı karbonmonoksit gazına maruz kalındı. Helikopterin pilotu Kaya İstektepe'nin kanında yüzde 24, Gazeteci İsmail Güneş'te yüzde 27, Muhsin Yazıcıoğlu'nda ise yüzde 13 seviyesinde karbonmonoksit tespit edildi. Bilirkişi raporlarında yüzde 24 oranındaki karbonmonoksit gazının pilotta sarhoşluk, dikkat bozukluğu, baygınlık gibi tesirler yapabileceği ifade Derin yapıların işi Yazıcıoğlu'nun hem 28 Şubat sürecindeki, hem Kürt açılımındaki, hem de Ergenekon'da aldığı tavır derin yapıları rahatsız Radardan silinen görüntüler Düşme anında Genelkurmay'ın radarlarında 4 dakika 47 saniyelik görüntülerinin arıza nedeniyle olmaması. O saatte bölgede görev yapan 3 jetin bilgisayar görüntülerini istedikten sonra, belli aralıklarla 3 savaş uçağının düşmesi tesadüf mü?BBP'Lİ ESKİ BAŞKAN O GÖRÜNTÜLERİ BERABER İZLEDİK İddialarda adı geçen BBP Erzurum eski İl Başkanı Emrullah Önalan ise konuyla ilgili şunları söyledi "Görüntüleri Ahmet Akpak'tan sonra oğlu Alper Akpak'la izlemiştik. Alper Akpak, ellerindeki görüntülerin bilinmesini istemiyordu. 10-15 saniyelik görüntüde rahmetli Yazıcıoğlu, ellerini açmış son yakarış içindeydi. Savcıya Ahmet Akpak ve oğlundaki görüntüleri izlediğimi söyledim."VATAN GAZETESİ Büyük Birlik Partisi Muhsin Yazıcıoğlu Kasımpaşa İstanbul Güncel Haberler
muhsin yazıcıoğlu iki saniye sonra